Özgür Topyıldız'ın "Anadolu Yıldızı Eskişehirspor" kitabından;
Renklerin efendisi: kırmızı-siyah kardeşliği!..
Kuruluş günlerinde halledilmesi gereken önemli konulardan birisi Eskişehirspor'un renklerinin seçimidir. Resmi işlemlerde sona yaklaşılmıştır ve federasyon Eskişehirspor yönetim kurulu'ndan bir an önce rengini belli etmesini istemektedir.
Her rengin bir anlamı vardır ya; ESES'in siyah-kırmızı renklerinin seçimi de ilginç ve anlamlıdır!.. Takımın kuruluşunda maddi-manevi katkıları sonsuz olan Nafiz Yazıcıoğlu anlatıyor:
"Yönetimdeki arkadaşlarla camiamızın renklerini seçmek için toplantılar yapıyorduk ve Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray takımlarının renklerini kullanmama noktasında mutabakata varmıştık.
Türkiye futbol federasyonu'na ESES'in renklerinin bildirilmesi konusu o günkü gündemimizde birinci maddeyi oluşturuyordu.
Bizimle aynı yıllarda kurulan pek çok, takım öykünmeyle üç büyüklerin renklerini seçmişti. Biz onlarla farkımızı daha renklerimizden başlayarak ortaya koymak istiyorduk...
İlk olarak mavi-beyaz renklerde karar kıldık. Bizi en iyi lületaşının beyazıyla, bir havacı kenti olan Eskişehir'deki Hava Kuvvetleri'nin mavisi temsil eder düşüncesindeydik.
Ancak sonra bu renkler Yunan bayrağını çağrıştırır diyerek vazgeçtik. Bu sürede zamanımız da azalmıştı. biran önce federasyona cevabımızı bildirmemiz gerekiyordu.
Toplantıda, ilk idare heyetinden rahmetli Mustafa Doğramacı'nın teklifi üzerine kafamda bir şimşek çaktı ve hemen toplantıyı terk ettim..."
Mustafa Doğramacı'nın teklifi, Orhan Şeref Apak'a duyulan vefa hislerine dayanıyordu:
"Her şeyi kılı kırk yaran sayın Aziz Bolel hepimizden önerilerimizi bildirmemizi istedi. Birçok arkadaşımız birçok renk teklif ettiler. Sıra bana gelince ben rengimizin siyah-kırmızı olmasını, böylelikle kulübümüzün kurulması için yardımlarını gördüğümüz Federasyon başkanı Orhan Şeref bey'in yıllarca Gençlerbirliği'nin başkanlığını yapması dolayısıyla kendilerine büyük bir cemile olacağım söyledim..."
Bu sözler üzerine dışarı fırlayan Nafiz bey, o gün Köprübaşı'nda bir kitabevinin vitrininde gördüğü Paris Match dergisini alıp getirir ve yönetim kurulundaki arkadaşlarına gösterir.
Derginin 5 haziran 1965 tarihli 843. sayısının kapağında, Fransa Kupası'nı Sedan'ı 3-1 yenerek kazanan (ilk maç: 2-2) Rennes futbol takımının sevinç tablosu vardır.
Herkes, fotoğraftaki kıpkırmızı ve simsiyah renklere vurulur. Yazıcıoğlu, fotoğraf çok anlamlıydı... İnşallah biz de kısa sürede bu amatör takım gibi başarılar yakalarız dedik. Öyle de oldu zaten. Bir sene içinde hem şampiyon olduk hem de Başbakanlık Kupasını kazandık ve Eskişehir Atatürk Stadı'nda fotoğraftakine benzer sevinç tablolarını yaşadık..." diyor ve ekliyor:
"Derginin kapağını o gün karar defterimizin ilk sayfasına yapıştırdık ve dikkat ederseniz derginin orijinalinde eksik parçalar vardır. Aynı tonlarda olsun diye matbaaya basım işleri için dergiden kestiğimiz kırmızı ve siyah bölümleri verdik..."
Renkler ve formalar bir masa etrafında toplanan idare heyetinin o kadar hoşuna gider ki, aynısını yaptırmak isterler. Nafiz bey'in teyze oğlu Tevfik Çamoğlu formaların tıpatıp benzerlerini yeni kurulan Eskişehirspor'a Fransa'dan hediye olarak yollar. Parasızlıktan haftalarca gümrükten çekilemeyen bu formaları daha sonra uzun yıllar takımın değişmez üniforması olur!..
Sonuçta, "Siyah Kırmızı Anadolu Yıldızı" Eskişehirspor'un renklerinin seçiminde Orhan Şeref Apak sevgisiyle, Paris Match dergisi belirleyici olur ve böylece 60'ların mütevazı orta anadolu kenti Eskişehir, siyah beyaz yıllardan kırmızı-siyah günlere geçiş yapar.
ESES; Gençlerbirliği'ne, renklerini ödünç aldığı Rennes takımına, Gaziantepspor'a ve elbette Eintracht Frankfurt'a kardeş sevgisiyle renkten ve gönülden bağlıdır.
Eskişehirspor'un renkleri neden Siyah-Kırmızı?